Bir Amerikan Öyküsü Nasıl Bitecek?

-
Aa
+
a
a
a

Referans

21 Ocak 2008

 

Amerikan ekonomisinin ciddi bir sorunla karşı karşıya kaldığı açık. "Eşikaltı (subprime) kredi krizi" diye Türkçeleştirilen olaydan söz ediyorum. Mali piyasa oyuncularının doymak bilmez açgözlülüğü, düzenleyici ve denetleyici yetkelerin inanılmaz vurdumduymazlığı ve Greenspan'ın izlediği para politikasının bileşiminin bunu yarattığı anlaşılıyor. Buna bir de ABD'nin, dünya ekonomisi içindeki ağırlığından yararlanarak ulusal sorunlarını küreselleştirme becerisi eklenince, bizim de nur toplu gibi bir derdimiz oluverdi.

 

Doğrusu kendi hesabıma ABD'nin bu işin altından kalkabilmek için nasıl hareket edeceğini merak ediyorum. Merkez bankacılığı alanının hemen her köşesine yaptığı öncü akademik katkıları nedeniyle "merkez bankacılığın sorunlarını dünyada en iyi bilen kişi" olarak tanımlanan Ben Bernanke'ye olan güvenin yüksek olduğu söylenebilir. Tersi ise Başkan Bush yönetimi için geçerli. Ama olayın para politikasıyla çözülemeyecek yönleri olduğu da açık. Bu durumda sorun, Bernanke'ye (aslında onun kimliğinde Federal Reserve'e) olan güvenden, kendi hâkimiyet alanı (para politikası) dışında da yararlanmanın meşru yolunu bulmaya dönüşüyor. Sanırım bu açıdan ABD, geçen hafta, başarılı bir sınav verdi. Bu ABD ekonomisini kurtarmaya yetecek mi o ayrı bir soru.

        

Bernanke'nin konuşması

 

Ben Bernanke 17 Ocak 2008 günü, ABD Temsilciler Meclisi Bütçe Komitesi'nde bir konuşma yaptı. Bu konuşma, olup bitenlerin yorumu açısından başkanın bir hafta önce (10 Ocak 2008) yaptığı konuşmadan pek farklı değildi. O konuşmasında Bernanke, ABD ekonomisindeki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini, hangi önlemeleri aldığını ve önümüzdeki dönemde önemli tehlikeyi nerede gördüğünü gayet net bir biçimde açıklamıştı. 17 Ocak konuşmasında bunları aynen tekrarladı. Dolayısıyla FED Başkanı'nın bu yeni konuşmasının önemli kısmı, neler yapılması gerektiğine ilişkin olarak verdiği mesajlardı.

 

Bernanke şunları söyledi: Krizin ortaya çıkardığı üç sorun var. Bunlardan ilki likidite sorunu. FED Başkanı bu konuda gerekli önlemleri aldıklarını ve almaya devam edeceklerini belirtti. Böylece FED'in faiz indirimlerine ve piyasaya likidite vermeye devam edeceği en yetkili ağızdan açık bir biçimde iletilmiş oldu. Başkana göre ikinci sorun "değerleme riski", yani piyasa oyuncularının ellerindeki mali varlıkların getirileri konusunda belirsizlik içinde olmalarıydı. Bunun önemli nedeni de yeni geliştirilen mali araçların hem karmaşık ve hem de arkalarında yatan kredi değerinin saydamlıktan çok uzak olmalarıydı. Son yıllarda mali piyasaların teknik becerisi yüksek mali mühendisleri, ortaçağın simyacılarının bakırdan altın çıkarmaya kalkışmaları gibi riskli varlıkları kesip biçerek risksiz varlık üretmeye heveslenmişlerdi. Sonuçta ortaya çıkan garabetin temsil ettiği riskin ne düzeyde olduğunu bırakın alıcıyı, satıcı bile bilemiyordu. Bernanke bu konuda da çok netti: FED'in bu konuda yapabileceği bir şey yoktu. Bunu piyasa nasıl yarattıysa öyle çözecekti. Üçüncü sorun ise mali krizin reel kesime yayılarak tüm ekonomiyi ciddi bir buhrana sürüklemesiydi. Bernanke 1929 krizini bu yönüyle enine boyuna inceleyip, bu sorunun ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan iktisatçılardan biri olarak, zaman geçirilmeden önlem alınması gerektiğini söylüyordu. Bu konuda FED'in aldığı önlemlerin (örneğin iskonto penceresinden verilen kredilerin faizinin düşürülmesi ve sunulan miktarın artırılması) yardımcı olacağı ama sorunu çözmeye yetmeyeceğini açıkça ifade eden Bernanke, maliye politikasının derhal devreye sokulması çağrısını açıkladı.

        

Şekil şartları

 

Oysa Bernanke, bir hafta önceki konuşmasında büyüme konusunda riskin daha fazla olduğunu söylemekle yetinmiş, maliye politikası önlemlerini ima edecek bir söz bile söylememişti. Çünkü, 10 Ocak 2008'de konuştuğu "Konut ve Finansta Kadın" ile "Maliye Kulübü"nün ortak yemeği, katılanlar ne kadar saygın kişiler olurlarsa olsunlar, bu görüşlerin açıklanması için uygun bir yer değildi. Kararı alacak olan Kongre'ydi. Sorumluluk ve nezaket kuralları bu beyanın Kongre'ye hitaben yapılmasını gerektiriyordu. Kongre üyeleri, önlerine ekonomiyi canlandırma amaçlı bir paket geldiğinde bunun etkili olup olmayacağı ve enflasyonist baskıları azdırıp azdırmayacağı konusunda bilgilendirilmek isteyeceklerdi. Bernanke de Başkan Bush açıklama yapmadan önce 17 Ocak konuşmasında bu bilgileri, Temsilciler Meclisi Bütçe Komisyonu'nda yaptığı konuşmayla doğru adrese sundu. Tabii bu konuşma hemen kamuoyuna duyuruldu. Bernanke bu konuşmasında bir mali canlandırma paketinin hangi koşullarda başarılı olabileceğini ve FED'in desteğini alabileceğini açık bir dille ifade etti. Ona göre:

 

i)   Önlemlerin bir an önce alınması gerekiyordu. Mali canlandırma paketinin toplam talep  üzerindeki etkisinin 12 ay içinde gerçekleşmesi gerekliydi. Bernanke, daha geç gelebilecek bir etkinin amaca hizmet etmeyeceğini, hatta etki ekonomi canlanmaya başladığı zamana kayarsa istikrarı bozabileceğini vurgulamaktaydı. (Buradan Bernanke'nin önümüzdeki 12 aylık dönemi kapsayan güçlü bir daralmadan korktuğu sonucunu çıkarmak olanaklı.)

 

ii) Paket harcanan dolar başına kısa dönemde en çok canlanma sağlayacak biçimde tasarlanmalıydı. (Örneğin düşük gelirli ailelerin böyle bir ek olanağı daha çabuk harcamaya dönüştürmeleri beklenir. O halde paket bu tür aileleri hedeflemeli.)

 

iii) Paketin kısa dönemli olması zorunluydu. Bernanke bütçenin yapısal açığını artıracak bir paket tasarlanmaması gerektiğini özellikle vurguluyordu. (Örneğin ailelere bir defalık vergi iadesi yapılması kısa dönemli bir önlemdir. Bu sene bütçe açığını artırsa da gelecek sene tekrarlanmayacağı için yapısal açığı etkilemez. Buna karşılık vergi oranlarının düşürülmesi yapısal bütçe açığını artırabilecek bir kalıcı uygulamadır.)

 

iv) Bernanke böyle bir programın mali portesinin de 100-150 milyar dolar dolaylarında olması, bunu aşmaması gerektiğine işaret etti. Bununla ABD ekonomisinin özellikleri göz önüne alındığında, böyle bir paketin amacı sağlamaya yeteceğini belirtmiş oldu. Öte yandan paketin bu sınırlar içinde kalması durumunda FED'in enflasyonu denetleyebileceği ve çekirdek enflasyonu 2009 yılında FED'in "açıklanmamış hedefine" indirilebileceğini de ifade etti.

        

Yararlı bir paket

 

Bu konuşmanın arkasından hem Cumhuriyetçi Parti hem de Demokrat Parti yetkilileri mali canlandırma paketi hakkında ilke itibariyle olumlu görüş bildirmeye başladılar. Böylece topluma, siyasal partilerin üzerinde uzlaştığı "ülke için yararlı olduğu için hazırlanan" bir paket söz konusu olduğu güvencesi verilmeye çalışıldı. Yönetim ise böyle bir mali canlandırma paketi hazırlayıp, Kongre'ye sunacağını bütün bunlar olup bittikten bir gün sonra, bizzat Başkan Bush'un ağzından, açıkladı. Tasarlanan mali paketin Bernanke'nin işaret ettiği noktalarla uyumlu olacağı da yapılan açıklamada en önemle vurgulanan nokta oldu. Özetle, ABD'de geçen hafta yapılanlar kriz tehlikesiyle karşılaşılan bir ekonomide iktisat politikası kararlarının kamuoyu tarafından benimsenebilmesi için izlenmesi gereken sürecin ne olması gerektiği konusunda ders kitaplarına geçecek bir örnek oluşturdu.

        

Peki ABD kurtulacak mı?

 

Bu önlemler işe yarayacak mı? Bu temel sorunun yanıtı ise hâlâ belirsiz. Wall Street'in bu önlemlerden şimdilik pek etkilendiği söylenemez. Bunun temel nedeni, ancak onların çözebileceği ama ortalık kırılıp dökülmeden çözülemeyecek olan sorunların devam etmekte olması. Şöyle "Mevcut bütün kredilere verilen güvenceleri devlet üstlenmiştir" diye bir önlem paketi açıklansa sevinçten havaya uçacaklar. Bir süre akıllarına "Yahu sosyalizme mi geçiyoruz" sorusu bile gelmez. Ama bu olmayacak. Mali sistemin de bir özelliği var: Kendini toparlarken etrafa verdiği zarar daha çok oluyor. Hiç olmazsa önümüzdeki dönemde, ABD mali piyasalarından "günlük", hoş olmayan, iktisat politikasından sorumlu olan yetkelerden de "ilerisi için" olumlu gelişmeler müjdeleyen haberler duyacağız. Bakalım insanlar hangisine daha çok itibar edecek?